Birinci Bölüm: Almanya’ya yolculuk
Yollar, İsviçre 03 Temmuz 2009
Eşyaları ve bisikletleri yükledik. Öğleden sonra saat üç gibi İtalya’dan yola çıkmaya hazırız. İlk durağımız İsviçre’de olacak.
Torino ve Aosta yolunu takip ediyoruz. Hava güneşli ve oldukça sıcak 35 derece Aosto ise 29. Valle Aosta gerçekten çok güzel kayaların heybeti ve güzelliği ve serinleyen hava insanı kendine getiriyor. Yolda küçük ve sevimli 
kasabalardan geciyoruz. Damları taş ile örülmüş ahşap taş karışımı çiçekli evler ve yeşil dağlar. Biz yolumuza devam ederken tüneli kullanmayı tercih ediyoruz. Böylelikle dağ tırmanmayacağız hemen hemen. Hemen hemen çünkü tünelin başlangıcında rakım 1850. “Le Bouveret” de “Lac Leman” Leman gölüne yakın bir 
kamping olan “Rive Bleue” kamping de çadırımızı kurduk. Burada kişi başına 10.30 euro, çadır için 8.30 euro ve araba içinde 2.20 eurodan toplam vergisi ile bir geceliğine 32.70 euro ödedik. Bu kampinge araba ile girilemiyor o yüzden arabamızı park yerinde bırakıp çadırımızı kurduk ve bisikletlerimizi bir naylon ile kapattık. Havanın hali burada belli olmaz. Velakinde üstü kapalı ızgara alanına yemeğimizi hazırlamak için geldiğimizde yağmur başladı.
kasabalardan geciyoruz. Damları taş ile örülmüş ahşap taş karışımı çiçekli evler ve yeşil dağlar. Biz yolumuza devam ederken tüneli kullanmayı tercih ediyoruz. Böylelikle dağ tırmanmayacağız hemen hemen. Hemen hemen çünkü tünelin başlangıcında rakım 1850. “Le Bouveret” de “Lac Leman” Leman gölüne yakın bir 
kamping olan “Rive Bleue” kamping de çadırımızı kurduk. Burada kişi başına 10.30 euro, çadır için 8.30 euro ve araba içinde 2.20 eurodan toplam vergisi ile bir geceliğine 32.70 euro ödedik. Bu kampinge araba ile girilemiyor o yüzden arabamızı park yerinde bırakıp çadırımızı kurduk ve bisikletlerimizi bir naylon ile kapattık. Havanın hali burada belli olmaz. Velakinde üstü kapalı ızgara alanına yemeğimizi hazırlamak için geldiğimizde yağmur başladı.Akşam yemeğimizi yiyip şehir merkezine doğru yürüyoruz. Merkez gölün kenarında göl ise sanki deniz gibi gözüküyor gece karanlığında. Bu küçük göl kasabasının birde yat limanıda var. Limanda yabani ördekler ve kuğular yüzüyor.
Geri çadırımıza dönüp dinlenmeye geçiyoruz ama ne yazıkki belli bir saate kadar kamp alanı sessiz olmadığı için hemen uykuya dalamıyoruz.
Bir Günde Üç Ülke İsviçre Füssen 04 Temmuz 2009
Dünün aksine bugün güneşle uyandık. Kahvaltı edip eşyaları topladık ve yola koyulduk. Burada insanlar biraz suratsız. Ama manzara güzel. Meşhur Rhone Nehri kenarındayız. Yolumuzun üstündeki Montreux'deki Château de Chillon'da şatosunu gezmek için duruyoruz. 46 bölümden oluşan şato ortaçağdan kalma. Şato Leman Gölünün kıyısında. 2 kişilik giriş için 24 isviçre Frankı ödüyoruz.
Yola devam ediyoruz. Otobanda ilerliyoruz. Meşhur Gruviyar peynirin memleketi olan Gruyères 'de bir auotogrill de durup benzin alıyor ve markette isviçre çikolatası, gruviyar peyniri ve ekmek alıp Gruyere gölünün kenarında öglen yemegimizi yiyoruz. Güneş kuvvetli 26 derece. Ama bulutlarda yakın. Yola devam.. St Gallen'den Bregenz'e geçiyoruz ve oradan da Lindau'ya ve Fussen'e. Böylece 1saatte toplam 3 ülkeden birden geçmiş oluyoruz:)
Avusturya'da hemen sınır kapısından sonra yolda bir Türk marketi ve birkaç Türk büfesi görüyoruz. Dönüşte alışveriş yapmak için aklımıza yazdık.
Kamp alanına varıyoruz Brunnen'de kampin adı “Camping Brunnen”. Göl kenarında çok çok büyük değil ama oldukça dolu. Yüksek sezonda kamp alanı kişi başına 8.70 euro, çadır için 6 euro istiyor. Düşük sezonda fiyatlar 1 euro düşüyor.
Tam çadırımızı kurduktan sonra gene yağmur başlıyor. Bizde araba ile Füssen e gidip yemek yemeye karar veriyoruz. Kampingin tuvaletler bölümü oldukça güzel ve temiz ve ayrıca kapalı bır bina. Birde marketi var. Füssen de şirin tipik bir kasaba. Üzücü olan ise dükkanlar saat 6'da kapanıyor.
Kral II. Ludwid’in Şatosu ve Füssen 05 Temmuz 2009
Sabah saat en fazla 7’ye kadar uyuyabildik. Güneş ve uyanan kamp halkı doğal olarak bizide uyandırdı. Kahvaltımızı edip çevreyi keşfe çıktık. Çevrede iki önemli şato var. Bunlardan biri Micky Mouse filimlerinden görmeye alışkın olduğumuz meşhur kral 2. Ludwig'in şatosu “Schloss Neuscwanstein”. Nasıl telaffuz ediliyor diye sormayın çünkü almanca bilmiyenler olarak biz söylemekte güçlük çektik. Giriş için kişi başına 9 euro ödedik.Şatoya biletlerimizi alıp patkalardan birinden yürüyüşe başladık. Patikalardan biri diyoruz çünkü değişik yürüyüş rotaları var kimi 20 kimi 40 dakikalık. İsterseniz bisiklet ile, bir otobus yada atların çektiği bir araba ile de yukarı çıkabiliyorsunuz. Otobüsün çıkış fiyati 2 iniş fiatı ise 1 euro. 
Şatoya bir rehberin ve audio guide denilen sesli elektronik rehber eşliğinde giriyoruz. Her biletin üzerinde bir giriş saati yazıyor. Gezi yaklaşık yarım saat sürüyor. Şato gercekten bir kral şatosu...
İkinci şato ise Hohenschwangau. Biz burada durmuyoruz. Şatodan sonra 15 dk yürüyüş mesafesindeki Marien Brücke'ne yani Mary köprüsüne gidip manzarayı seyrediyoruz.
Füssene inip öğle yemeği yiyoruz. İşte Füssen meydanından bir görüntü.
Ve tekrar yağmur...
Kamp alanına dönüyoruz. Kamp alanımız Forggensee yani Forggen gölünün kenarında. Göl çevresinde ise çok güzel bir yürüyüş yolu var. Bisikletle dolaşanlar, yürüyüş yapanlar, balık tutanlar yada göl kenarındakı banklara oturup manzarayı seyredenler. Bizde biraz yürüyüş yapıyoruz.
Sonrasında yarın için hazılanıyor ve dinlenmeye geçiyoruz. Umarız yağmur yağmaz:(
